EHLİ BEYT HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ VE 12 İMAM.

 12 İMAM - Silsileyi Zeheb

Resulüllah Efendimiz (s.a.v.)

1-İmam Hz.Aliyül Mürteza (k.a.v.)

2-İmam Hz.Hasanül Mücteba (r.a.)

3-İmam Hz.Hüseyini Şehidi Kerbela (r.a.)

4-İmam Zeynel Abidin (r.a.)

5-İmam Muhammed Bâkır (r.a)

6-İmam Caferi Sadık (r.a.)

7-İmam Musa Kazım (r.a.)

8-İmam Ali Musa er Rıza (r.a.)

9-İmam Muhammedül Takiyyül Cevâd (r.a.)

10-İmam Aliyyül Nakî (r.a.)

11-İmam Hasan Askeri (r.a.)

12-İmam Muhammed Mehdi (r.a.)


Halveti Silsilesi’nin 12 İmam’dan dolaşıp tekrar Marufu Kerhi Hazretleri’nde birleşmesine “Silsilei Zeheb” denir.Böyle olduğuı için Halveti Silsilesi’ne Altun Silsile denir.Altun Silsilenin dışında kalanlar “Silsileyi Âliye” olarak bilinir.

Mezheb imamımız, İmamı Azam Ebu Hanife Hazretleri, Ehli Beyt’e olması gereken sevgi ve saygıyı kendi hayatından verdiği şu örnekle ne güzel işaret etmiştir.”Eğer son iki senemde Caferi Sadık Hazretlerine yetişmeseydim helak olmuştum.”buyuruyor.

Mehmed Emin Efendi’nin Ehli Beyt’e Karşı Sevgi ve Saygısı

Mehmet Emin Efendi gerçek mânâda bir Ehli Beyt âşığı idi. Birçok konuda olduğu gibi Ehli Beyt sevgisini, saygısını, Evladı Resulü, Seyidi, Şerifi’de O’ndan öğreniyoruz.

Mehmet Emin Efendi, Ehli Beyt’i canından aziz tutar, ziyade hürmet gösterir, Muharrem ayında farklı, hüzünlü bir ortama girerdi. Muharrem ayında Kerbela Şehitleri susuz bırakılarak şehid edildiği için Ehli Beyt’e hürmeten bu ayda kolay kolay su içmez, yılın diğer aylarında da billûr (şeffaf) bardaktan berrak su içmekten geri dururdu. Genellikle çay içer ve “çay harareti keser” buyururdu. Bu hassasiyetine rağmen misafiri geldiği zaman sofraya su koydurur, ikram ederdi. Halveti Tarikatı’nda da bu yüzden kana kana su içmek yoktur. Burada O’ndan birkaç hatıra nakledelim;

Mehmed Emin Efendi’nin rahatsız olduğu son zamanlarında ilacını almak için, Sivaslı Muharrem kardeşten su ister. Kardeş çokta iyi tanımadığı mutfağa koşar, güzel bir bardak arar. Sonra rafların en üstünde duran kristallerin arasından güzel bir bardak çıkarır ve Efendi Hz.’lerine suyu ikram eder. Efendi Hz.’leri “Oğlum bu hangi ay? Bu bardağı götür içi görünmeyen bir kapta su getir” buyurur ve öyle yapılır.

Mehmed Emin Efendi’nin Hane i Saadeti'nde su, cam bardaklarda değil Ehli Beyt’e olan saygıdan dolayı şeffaf olmayan porselen yahut plastik kaplarda içilirdi. Yine Kendisine uzak yoldan getirttiği bir kaynak suyunu aşılaması için veren Ahmet Arlı’ya yaz sıcağında ”Muharrem ayı daha çıkmadı Ahmet” buyurur ve katiyyen suyu ağzına sürmez.

Ehli Beyt’e yapılan zulümleri çok iyi bilir, Onların acılarını bugün olmuş gibi yaşar, Kerbela’yı ve sonrasında yapılanları anlatır ve Ehli Beyt düşmanlarına öfkesinden ne söyleyeceğini şaşırır, aşırı derecede hiddetlenirdi.

Mehmet Emin Efendi, Ehli Beyte düşmanlık yapan ve kılıç çeken Muaviye bin Ebu Süfyan, Yezid bin Muaviye, Amr bin As, Mervan bin Hakem, Ziyad bin Ebihi, Muğîre bin Şube gibi kimselerin Ashabı Kiram olamayacağını, Güzide Sahabeler için kullanılan “hazret” ve “radiyallahü anh” gibi tâzim ifadelerinin onlara yakışmadığını söyler ve kullananlara kızardı.

Muaviye ve Yezid’e “hazret” denildiği zaman vücudunun kimyası bozulur, çok kızardı. M.Emin Efendi’ye “Ashabım yıldızlar gibidir hangisine tabi olursanız doğru yolu bulursunuz” Hadisi Şerifi hatırlatılınca, O Hadisi Şerif Güzide Sahabeler içindir.

Ashab; dost ve arkadaş demektir Resulüllahın Ehli Beyt’ine çoluk çocuğuna kılıç çeken, öldüren kimseler Ashab olabilirler mi? Öyleyse Ashabı Kiram içinde gizlenen münafıklar kimlerdi? Hz Ali Efendimiz’in ne kusuru vardı da Muaviye itaat etmedi? Bugün safını belli etmeyenler kıyamet günü nasıl Resulüllah’ın şefaatini bekleyecekler? diyerek açıklama yapardı.

Muaviye, Şam’da Ümeyye oğulları için 4000 adet hadis uydurtmuş, onun ektiği nifak tohumları günümüzde de devam etmektedir. Bir çok kitabın tercümesinde sözüm ona yazarlar aslında olmadığı halde Ehli Beyt düşmanlarını metheden ifadeler kullanmışlar “hazret, radiyallahu anh” gibi tazim ifadeleri ile rahmet okuyarak sonradan kitaplara eklemişledir. İmam Rabbani’nin Mektubat’ına, Abdurrahman Molla Cami’nin Şevahidin Nübüvve’sine, Necip Fazıl’ın konu ile ilgili kitaplarına sonradan bu ifadeler eklenmiştir. Kısası Enbiya’ya bile tercümesi esnasında bu fitneler sokulmuş ve nesiller zehirlenmektedir.

Ehli Beyt’in huzurlu günlerinden bahsedince sevgi ve ümit ile gülümser, sevinçle coşardı. Ehli Beyt’e yapılan zulümleri hatırlayınca gözleri yaşarır derin bir teessüre kapılırdı. Hz Hüseyin Efendimiz’in kesik başına yapılan saygısızlığı bildiği için O’na hürmeten top oyunlarını tasvip etmezdi.

Muaviye’yi ve Yezidi seven kimseler çocuklarına onların isimlerini koysunlar. Ali, Hasan, Hüseyin ve Fatıma isimlerini biz Ehli Beyt sevenleri, Ehli Beyt isimlerini kendi çocuklarımıza koyuyoruz. Ehli Beyt’in haklarını korumayan ve onların düşmanlarını tâzimle yad eden kimselerin Ehli Beyt isimlerini çocuklarına koymalarını yadırgıyoruz. Bir gönülde iki sevda olmazmış, Resulüllahın, Hz Ali'nin ve Ehli Beyt'in düşmanları bizimde düşmanımızdır.

BEYİT

Gün gibi aşikar değil mi küfrü inkarın senin?

Rafizî dersin Hanedanı Muhibban’a zahida!

Eğer Râfizilikse sevmek Resûlün Ehli Beyt’ini

Razıyım bütün cihan kafir desin bana…

Nureddin Cerrahi Hz’nin dergahının dış kapısında bir zamanlar yazılı olduğu söylenen bu sözü Mehmet Emin Efendi Hz. çok zikrederdi.”En büyük nimet iman nimetidir” diyen Efendi Hz’i Ehli Beyt yolunda iman dahil hiçbir şeyini feda etmekten çekinmiyor. Mehmet Emin Efendi Hz gerçek imanın Ehli Beyt sevgisi ve saygısı ile kâim olacağına inanır ve anlatırdı.